ALLAHA EN YAKIN OLMAK İSTERMİSİN O ZAMAN SECDE ET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALLAHA EN YAKIN OLMAK İSTERMİSİN O ZAMAN SECDE ET

İSLAM İ KONULAR VE PC PROGRAMLARI
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İSLAM’DA ÖRTÜNMENİN HÜKMÜ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 159
Kayıt tarihi : 27/08/08

İSLAM’DA ÖRTÜNMENİN HÜKMÜ Empty
MesajKonu: İSLAM’DA ÖRTÜNMENİN HÜKMÜ   İSLAM’DA ÖRTÜNMENİN HÜKMÜ EmptyPerş. Ağus. 28, 2008 3:17 pm

[color=violet]Tesettürün Kur’an’da var olduğunu, ALLAH’ın (cc) ve Rasulünün (sav) emri olduğunu bildikleri halde, Kur’an ayetlerini çarpıtmaya çalıştılar ve tesettürün İslam’ın emri olmadığını iddia ettiler. Bu konuda öylesine ileri gittiler ki başörtüsünün eskiden fahişelerin kıyafeti olduğunu dahi söyleme cüretini gösterdiler.

ALLAH’ın adıyla !
Birkaç hafta öncesine kadar Türkiye gündeminde, İslam ve Müslümanlar açısından kötü olaylar yaşandı. Malum medya, kurgulandığı amaç doğrultusunda hizmet verme gayretiyle vahyi hedef alan saldırı ve karalamalara girişti.
Türbanın üniversitelerde yasal olarak serbest olması için yapılan girişimler bahane edilerek, Kemalist ve laik kesimler İslam ve Müslümanlara olan kinlerini kustular. Her türlü provokasyon örneklerinin sergilenmesiyle kalınmadı, Kur’an dahi hedef alındı.
Tesettürün Kur’an’da var olduğunu, ALLAH’ın (cc) ve Rasulünün (sav) emri olduğunu bildikleri halde, Kur’an ayetlerini çarpıtmaya çalıştılar ve tesettürün İslam’ın emri olmadığını iddia ettiler. Bu konuda öylesine ileri gittiler ki başörtüsünün eskiden fahişelerin kıyafeti olduğunu dahi söyleme cüretini gösterdiler.
Bu konuların ayrıntılarına girmeye gerek görmüyorum. Çünkü bütün detaylarıyla basına yansıdı, hem de birkaç hafta bütün hararetiyle devam etti.
Ancak konunun önemine binaen, İslam’ın tesettür konusundaki hükmüne bakmakta fayda vardır. Ta ki Kur’an ve Sünnette tesettür hakkındaki gerçekler ortaya konsun ve bu konuyu çarpıtanların yalan ve iftiraları meydana çıksın.
Örtünme emri gelmeden önce, Arap halkı arasında bu adet vardı. Ancak baş ve boyun kısmı ya tam örtülmez veya tamamen açık bırakılır ve gerdanlar genellikle açıkta tutulurdu. Bununla birlikte açıklık çok daha fazla ve yaygındı. Kur’an’ı Kerim’de Peygamber (sav) hanımları muhatap alınarak Mü’min kadınlara açılmamalarını emreden şu ayeti kerimenin de işaret ettiği gibi, İslam’dan önce kadınlar alabildiğine açılıp saçılmakta, vücutlarını teşhir etmekteydiler.
“Evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın…..” (Ahzap 33)
İslam gelmeden önceki cahiliye döneminde fuhuş alabildiğine yaygındı. Kadınların büyük bir bölümü bu fuhuş bataklığında bir seks aracı olarak sık sık el değiştiriyordu. Fahişelik o kadar yaygınlaşmıştı ki, artık toplumda yer edinmiş ve fahişe kadınlar açıktan evlerine bir işaret koymak suretiyle erkekleri davet ediyordu. Evlenmek istediği zaman ise, evine gelip kendisiyle yatan erkeklerden hamile kalır ve çocuk doğduğu zaman ayak izlerine bakarak nesep belirleyen o zamanın bilirkişilerine müracaat edilirdi. Kadın, bilirkişiye kimlerle yattığını söyler, bilirkişi de ayak izlerine bakarak çocuk şu adamdandır derdi. Artık o erkek kadınla evlenmek ve çocuğu sahiplenmek zorunda kalırdı. Bu, cahiliye döneminde yapılan evlilik çeşitlerinden bir tanesiydi. Başlı başına bu bile, o zamanda fuhuşun toplumda ne derece yer ettiğini göstermektedir.
Bu yüzdendir ki, kendi kızlarının ve kadınlarının fuhuşa bulaşmasını istemeyen ve içine sindiremeyen kişiler, kız babası olmaktan çekinir ve doğduğu çocuğunun kız olduğunu duyduğunda sevinmez, öfkelenirdi. Yarın kızının büyüyüp fuhuşa bulaşacağını ve kendisini falan kızın babası diye adlandırmalarından utanç duyan bu kişilerin çoğu, kızlarını daha küçük yaşta iken kendi elleriyle öldürüyorlardı. Hatta bir çoğu, bir çukur kazıp diri diri toprağa gömüyorlardı. Bunlardan bir tanesi de Hz. Ömer (ra) idi.
İslam gelince, bütün bu çirkinlikleri ortadan kaldırdı ve kadının ayaklar altına alınan onurunu muhafaza altına aldı.
Zinanın her çeşidini kaldırdı. Cahiliye döneminde var olan ve zina üzerine kurulu evlilik çeşitlerini kaldırdı. Kadını, seks aracı olarak kullanmaktan kurtardı. Onu, ana olarak ifade etti ve cennetin ananın ayakları altında olduğunu, cennete girmek isteyenlerin, analar karşısında öyle mütevazi ve saygılı olmaları gerekir ki, anaların ayakları altına serilecek kadar küçülmeleri gerektiğini buyurdu ve kadını toplumda yüceltti. Öyle ki, Müslüman toplum kadını namus belledi.
İslam, sadece zinayı yasaklamakla kalmadı, zinaya götüren ve zinaya davetiye çıkaran küçük-büyük bütün yolları ve vasıtaları da yasakladı. “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, apaçık bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra 32)
Bu yollardan birisi, kadının açılıp saçılarak kendi vücudunu teşhir etmesidir. Aynı şekilde erkek ve kadının yalnız başlarına kalmaları, kadın ve erkeklerin haremliğe riayet etmeden aynı ortamlarda bulunmaları ve birbirlerine çekici görünmeleridir.
İşte İslam, daha önce bütün semavi dinlerde de yasaklanmış olan ve büyük günahlardan sayılan zinanın tamamen önüne geçmek için, zinaya giden ve zinaya davetiye çıkaran bütün bunlara yasak getirdi ve bu yollara engeller koydu.
Tesettür-örtünme, bu engellerden önemli bir tanesidir.
Zina isteği, şehvet duygularının uyanıp kabarması sonucu oluşur. Karşı cinse duyulan ilgi ise şehvet duygularını harekete geçirir. Dolayısıyla karşı cinsle ne kadar çok bağ kurulursa, şehvet duygusu o kadar çok harekete geçecektir.
Zinaya davetiye çıkaran ve karşı cinsle kurulan bağlardan bir tanesi gözdür. Göz görür, kalbe tesir eder, bu tesir ile şehevi duygular harekete geçer ve nihayet insanı baskısı altına alan arzulara dönüşür.
İnsanın yaratıcısı olduğu için, insanı en iyi tanıyan ve insanın iç dünyasını en iyi bilen ALLAH (cc), tesettür ile ilgili Kur’an’da şu ilkeyi emir buyuruyor: “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve Mü’minlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıklarında) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. ALLAH Ğafurdur, Rahimdir.” (Ahzap 59)
Bu ayette geçen “Onların tanınıp incitilmemesi için elverişli olan budur” ifadesi; bazılarının iddia ettiği gibi, kimin kızı veya hanımı olduğu yada ismiyle tanınması değil, daha önemlisi, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini ifade eder. Yukarıda da geçtiği üzere, toplumda fuhuş ve zina alabildiğine yaygındı ve dışarı çıkanlar bu açıdan kötü niyetli erkekler için adeta bir av durumundaydı. Ancak vücudunu örtüp teşhir etmeyen ve erkeklerin bakışlarından gizlenen kadın için büründüğü tesettür; kendini korumaya çalıştığını, namuslu ve iffetli olduğunu göstermesi bakımından önemli bir göstergedir. Çünkü böyle birini rahatsız etmeye cesaret edilemez.
Bu emir ile ALLAH (cc), örtünmeyle ilgili temel ilkeyi koymuş oluyor. Bu ayetten kısa bir süre sonra da örtünün kimlere karşı, nasıl ve ne şekilde olacağını, hikmetlerini beyan ettikten sonra son derece açık, net ve kesin bir ifade ile emir buyuruyor: “ (Resulüm!) Mü’min erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz ALLAH, onların yapmakta olduklarından haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle. Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar, namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, ellerinin altında bulunanlar, erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vs tabi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey Mü’minler! Hep birden ALLAH’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur 30-31)
Bu ayetten anlaşılıyor ki; burada ziynetten maksat kadının vücududur. Ziynet, güzellik ve süs demektir. Dolayısıyla güzel elbiseler ve süs eşyaları her ne kadar ziynet ise de, bu ayette kastedilen kadın vücududur.
ALLAH (cc); erkek nazarında kadını güzel, süslü çekici yaratmıştır. Kadının bütün vücudu erkeğe caziptir. Bu bakımdan kadının vücudu, (erkeğe nazaran) onun ziynetidir. Bu nedenledir ki kadının; yabancı erkek karşısında yüz ve eller hariç bütün vücudu avret sayılmış ve örtünmesi emredilmiştir, ancak bir başka kadın karşısında diz ve göbek arası avret sayılmıştır. Nitekim bir erkeğin, bir başka erkek karşısındaki avret mahalli de diz ve göbek arasıdır.
Kendiliğinden görünen kısım olan eller ve yüz haricinde geri kalan kısımların teşhir edilmemesi, yabancı erkeklere karşı örtülmesi, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi ve henüz kadınlık hususiyetlerinin farkına varmayan çocukların
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://secadem.forummum.com
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 159
Kayıt tarihi : 27/08/08

İSLAM’DA ÖRTÜNMENİN HÜKMÜ Empty
MesajKonu: Geri: İSLAM’DA ÖRTÜNMENİN HÜKMÜ   İSLAM’DA ÖRTÜNMENİN HÜKMÜ EmptyPerş. Ağus. 28, 2008 3:17 pm

bundan istisna edilmesi açıkça bunu göstermektedir.
Bu ayetlerin tefsiri ile ilgili merhum Seyyid Kutup şöyle söylüyor :
“İslam, şehevi duyguların tahrik olmadığı kan ve etten kaynaklanan dürtülerin galeyana gelmediği tertemiz bir toplum kurmayı hedefler. Her türlü pislikten arınmış bir toplum kurmak için islamın başvurduğu yöntemlerden biri, kışkırtıcı ve baştan çıkarıcı davranışların önüne geçmek, iki cins arasındaki derin fıtri arzuyu, doğal gücünde ve yapay kışkırtmalarla harekete geçirmeksizin sağlıklı halinde bırakmak ve bu arzuyu güvenilir ve temiz bir yerde tatmin etmektir. Erkek ve kadın arasındaki fıtri eğilim, bedenin organik yapısında yer alan köklü bir eğilimdir. Çünkü yüce ALLAH, yeryüzündeki hayatın devamını ve insanın yeryüzündeki halifeliği gerçekleştirmesini bu eğilime bağlamıştır. Güvenli yol ise, bu eğilimi doğal sınırları içinde bırakacak şekilde bu tür tahrik edici davranışları azaltmak sonra da bu eğilimi doğru yoldan tatmin etmektir. İşte İslam‘ın seçtiği yöntem budur. Erkekler açısından gözleri harama bakmaktan sakındırmak ruhsal bir edeptir. Sonra, tahrik olma ve günaha girme pencerelerinden ilkini kapatma eylemidir. Mahrem yerleri korumak da gözleri harama bakmaktan sakındırmanın doğal sonucudur. Ya da iradeyi kontrol altında tutmanın, denetim mekanizmasını uyarmanın ve daha ilk aşamasında olan cinsel arzuyu yenmenin ikinci adımıdır. Kadın için süslenmek helaldir. Bu kadının fıtratından gelen bir isteğe cevap niteliğindedir. Bütün kadınlar güzel olmaya, güzel görünmeye meraklıdırlar. Süslenme kavramı ise, çağdan çağa değişir. Ama süslenmenin fıtrattaki esası tek ve değişmezdir. İslam bu fıtri isteğe karşı çıkmaz. Sadece onu düzene koyar, kontrol altına alır. Onu hayatı paylaştığı erkeğe doğru yöneltir, başkasının göremediği şeyleri sadece ona gösterir.“
Ayette geçen "Ceyb"; elbisenin göğüs kısmındaki açıklıktır. "Khimar "ise; baş boyun ve göğüs kısmını da içine alan örtüdür.
Burada, Khimarlarını Ceyblerinin üzerine kadar salsınlar, yani örtülerini gerdanlarının üzerine kadar salsınlar denmekte ve baş, boyun ve göğüs kısımlarında bir açıklığın bırakılmaması emredilmektedir. Çünkü yukarıda bahsi geçtiği üzere, Arap kadınlarından örtünenler genellikle baş ve boyun kısmını tam örtmez, gerdanlarını da açıkta tutarlardı. ALLAH (cc) bu ayetle, açıkta kalan bu yerlerin de örtünme kapsamında olduğunu ve kapatılması gerektiğini buyurdu.
Bu ayetin inişinden sonra Müslüman kadınların takındığı tavrı Hz. Aişe (r.anha) şöyle ifade etmektedir : “ALLAH ilk hicret eden kadınlara rahmet etsin. "Baş örtülerini yakalarının üzerine (kadar) örtsünler" ayeti inince fistanlarını parçalayıp onunla örtündüler" (Buhari) Safiye binti Şeybe şöyle der: Hz. Aişe'nin (r.anha) yanında bulunduğumuz bir sırada, bazı kadınlar Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettiler. Bunun üzerine Hz. Aişe, şöyle dedi. "Kureyş kadınlarının üstünlüğü inkar edilmez, ama ALLAH'a andolsun ki, Ensar kadınlarından daha iyi ALLAH'ın kitabını tastik edene, indirilen hükümlere daha iyi inanana rastlamadım. Nur suresindeki "Baş örtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar" ayeti inince kocaları, yanlarına dönüp yüce ALLAH'ın indirdiği ayeti okudular. Her koca, karısına, kızına, bacısına ve yakınlarına bu ayeti okuyordu. Onlardan hiçbiri, ALLAH'ın kitabında indirdiği ayetleri tasdik etmek ve imanını vurgulamak için fistanını başına sarmadan yerinden kalkmadı. Sanki başlarında bir karga varmış gibi örtünerek Hz. Peygamberin (sav) arkasında yer aldılar.” (Ebu Davud)
ÖRTÜNMENİN ŞER’İ HÜKMÜ
Örtünme ile ilgili ayet; tesettürün, hür ve baliğ olan bütün Mü’min kadınlara farz olduğunu göstermektedir. Aynen namaz ve oruç gibi örtünmek de Müslüman bir kadına farzdır. Bundan dolayı Müslüman bir kadın veya erkek eğer tesettürün farziyetini inkar ederse İslam ile bağını koparmış olur. Ancak Müslüman bir kadın, farziyetini inkar etmediği halde tesettüre riayet etmiyorsa dinden çıkmaz, fakat günahkar olur.
ÖRTÜNMENİN HÜKMÜ KONUSUNDA MEZHEPLERİN GÖRÜŞLERİ
Şafii mezhebinde; kadının avret yerinin, namazda el ve yüz hariç vücudun tamamı, namaz dışında ise vücudun tamamı kabul edilmektedir ve örtünmelidir. Bununla birlikte kadın yüzünü kapatmak mecburiyetinde değildir.
Hanefi mezhebinde; kadının avret yerinin, namazda veya namaz dışında, el ve yüz hariç vücudunun tamamı kabul edilmektedir ve örtünmelidir.
Hanbeli mezhebinde; kadının avret yerinin, namazda el ve yüz hariç vücudunun tamamı, namaz dışında ise vücudunun tamamı kabul edilmektedir ve örtünmelidir.
Maliki mezhebinde; kadının eli ve yüzü avret değildir, bedeninin geri kalan kısmı avrettir ve örtünmelidir.
Caferi mezhebinde; kadının el, yüz ve ayakları dışında vücudunun geri kalanı avrettir ve örtünmelidir.
Zahiriyye mezhebi'nde, yabancı erkeğe karşı kadının elleri ve yüzü müstesna, bütün bedeni avrettir ve örtünmelidir.
Zeydiyye mezhebinde kadının yabancıya karşı eli ve yüzü dahil her yeri avrettir ve örtünmelidir.
ÖRTÜNMENİN ŞEKLİ
Örtünme ile ilgili ayetleri, hadisleri, mezhep imamlarının görüşlerini ve İslam alimlerinin yorumlarını dikkate alarak, örtünmenin şekli konusunda şunlar söylenebilir.

Örtü; kadının el ve yüzleri hariç, bütün vücudunu kapatmalıdır.
Nur 31 ayetinde geçen “…Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler, baş örtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler…..” emri, kendiliğinden görünen yüz ve eller (bazılarının görüşüne göre ayaklar da) hariç, kadının bütün vücudunun örtünmesi gerektiğini ifade etmektedir. Ayrıca Ahzap 59 ayetinde geçen “…bir ihtiyaç için dışarı çıktıklarında dış örtülerini üstlerine almalarını söyle…..” ifadesinde geçen “Cilbab”, bütün vücudu kapatan dış örtü demektir.

Örtü; kadının vücut hatlarını göstermeyecek kadar geniş olmalıdır.
Nur 31 ayetinde geçen “Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar” emri aynı zamanda bunu ifade etmektedir. Yani kadın yürüdüğü zaman vücudunu sıkacak ve belli edecek kadar örtünün dar olmaması gerektiği, bununla birlikte kadının da, elbise içinde hareket ederken ve yürürken vücut hatlarını belli edici davranışlardan sakınması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu konuyla ilgili bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyurmaktadırlar : “İki sınıf insan vardır ki, onlar cehennem ehlidirler. Sığırların kuyruğuna benzer sopalarla halkı dövenler ve vücut hatlarını tamamıyla belli edecek şekilde elbise giyen kadınlar. Ki bunlar bu elbiselerle erkeklerin kalplerini çelmek için gezerken kırıtarak yürürler. Saçlarını da deve hörgüçlerine benzetirler….” (Müslim)
Konuyla ilgili başka bir hadis de şu şekilde gelmiştir “Ez-Zuhri şöyle demiştir: Bana Haris kızı Hind haber verdi ki, Ümmü Seleme (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sav) geceden bir vakitte uyandı da şöyle buyurdu: “La ilahe illellah! Bu gece ne fitneler indirildi! Ve ne hazi­neler de indirildi! Hücrelerin sahibeleri olan kadınları (yanı Mü'minlerin analarını) kim uyandırır? Dünyada nice giyinik kadınlar vardır ki, kıyamet gününde çıplaktırlar!”

Örtü; kadının bedenini belli edecek kadar ince olmamalıdır.
Hz. Aişe’den (r.anha) rivayet edildiğine göre, bir gün Hz. Ebubekir’in (ra) kızı Esma ince bir elbise ile Rasulullah’ın (sav) huzuruna gelmişti. Rasulullah (sav) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu : “Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir” Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti.” (Ebu Davut-Libas)

Örtü; dikkatleri üzerine çekecek kadar süslü ve gösterişli olmamalıdır.
Örtünün kendisi bir ziynet olmamalı, yani kadın üzerinde cazip ve gösterişli olmamalıdır. Çünkü ALLAH (cc) ayette; “Ziynetlerini açmasınlar, göstermesinler” buyurmaktadır. Göze hoş ve ilgi çekici gelen, kadın üzerinde cazip ve gösterişli olan elbise, aynı zamanda kadının ziyneti durumundadır. Bunun (ziynetin) gösterilmemesi, ya tamamıyla bir dış örtüyle örtülmesi veya eğer dış elbise olarak giyinmişse süslü ve gösterişli olmamalıdır….selam ve dua ile
[/color]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://secadem.forummum.com
 
İSLAM’DA ÖRTÜNMENİN HÜKMÜ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ALLAHA EN YAKIN OLMAK İSTERMİSİN O ZAMAN SECDE ET :: Hayrun Nisa :: İslamda Kadın ve Tesettür-
Buraya geçin: